DEMAG (Deniz Memelileri Araştırma Grubu) 1995 yılında derneğimizin bir alt grubu olarak günümüze kadar çeşitli çalışmalar yapmıştır. Grubun faaliyete geçtiği ilk aylarda, dişi bir kaşalot balinasının o dönemde Akdeniz’in en kirli noktası olan İzmir İç Körfezi’nde hapsolmuş ve aynı günlerde, kaşalotun yavrusu olduğu zannedilen bir yalancı katil balinanın da Urla İskelesi sahilinde karaya vurmuştu. Bu iki bağımsız olay da Ege Denizi’nde balinaların varlığı hususunda halkın ilgisini çekmiş, ancak Türk Denizleri’nde bu balinaların yaşadıkları hakkında kesin bir kamuoyu oluşturmamıştı. Bu nedenle, faaliyetlerinin ilk yıllarında az sayıdaki üyeleri ile, SAD-DEMAG zamanının çoğunu İstanbul, Ankara ve İzmir’de deniz memelileri ve korunmaları hakkında seminerler ve ilgili dergilerde popüler makaleler yayımlatarak halkın bilinçlendirilmesine yönlendirmiştir. Ayrıca, 1990’lı yıllarda, SAD-DEMAG iki SAD-AFAG proje ofislerinin faaliyette olduğu İzmir Körfezi kıyılarında kıyıya vurmuş olan yunusların verilerini de toplamış ve yayınlamıştır. Bunlara ilaveten, 2000’li yılların başında İzmir

 

 

Körfezi’ndeki yunusların dağılımını tespit etmek üzere ön bir araştırma yapmıştır. Bu iki araştırmada Körfezin belli noktalarında Afalina, Çizgili Yunus ve Tırtak türlerinin yaşadığını göstermiştir.

SAD, İzmir Kıyıları’nda “Deniz Kaplumbağalarının ve Akdeniz Foklarının Korunması Eylem Planı” nın tasarlanması amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığı İzmir Müdürlüğü tarafından Mayıs 2002’de düzenlenen toplantıda katkıda bulunmuştur. Her ne kadar Eylem Planı geniş bir kapsamda ele alınması gerekirken, öncelikli konu olarak karaya vuran

 

canlı hayvanların kurtarılması ve rehabilitasyonu ile ölü olarak bulunanların nekropsi prosedürleri üzerine yoğunlaşmıştır. SAD-DEMAG 2003 ve 2004 yıllarında ülkemizin orta Ege Kıyılarındaki 8 balıkçı barınağında balıkçılık ve deniz memelilerinin etkileşimi ölçmek üzere bir anket çalışması yapmıştır. Anket sonuçları tam olarak değerlendirilmemiş olmasına rağmen, çalışmanın en ilginç bulgularından biri olarak gırgır ve

 

kıyı balıkçılarının populasyonlarının çok arttıkları gerekçesiyle yunusların sayısının azaltılması yönünde olumlu görüşleri olduğu tespit edilmiştir. Ne yazık ki, yunus sayılarındaki artıştan mı, yoksa yerel balık stoklarının azalmasından dolayı balıkçı ağları üzerinden beslenerek av gereçlerine

zarar vermelerinden dolayı mı balıkçılar arasında bu populasyonların azaltılması eğiliminin olduğunu bilememekteyiz. Bu sorunun cevabı ancak ulusal balık stoğu tespiti araştırması ve yunus populasyonun tahmin çalışmaları neticesinde cevaplanabilecektir. Yunusların avlanması konusu daha önceden bazı balıkçılardan ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bürokratlarından duymaya aşina olduğumuz bir konudur. Ancak, sorumlu bakanlığın yetkilerinin böyle bir yunus avcılığının söz konusu olmadığını belirtmişlerdir.